KadincaSayfa.Com

Doğru Beslenme

Doğru Beslenme

Yanlış beslenme sadece sağlığımızı bozmakla kalmaz performansımızı düşürür ve bizi ruhsal ve bedensel olarak daha i çabuk yaşlandırır.

Japonya açıklarında bir Pasifik adası olan Okinawa’da 100 yaşındakilerin sayısı Japonya’ya göre 4 kat daha fazladır. Bu adada kadınların ortalama yaşı 90 dır. Ada yerlilerinin beslen­ilmeleri tipiktir. Yemek seçimi ve hazırlanması “her yemek ilaç­tır” prensibine göre olmaktadır. Özellikle balık, sebze, değişik [yosunlar ve soya ürünleri ile beslenmektedirler. Beslenmeleri­nin en önemli özelliği ise Japonlara göre 1/3 oranında daha az kalori almalarıdır.

Yıllarca yanlış beslenme, yaşlanmanın en önemli neden­lerinden biridir. Çok sayıda tipik yaşlılık hastalıkları; diyabet, hipertansiyon, damar sertliği, kalp İnfarktüsü, felç, omurga ve eklem bozuklukları, yanlış beslenme ve kilo fazlalığı sonucu Kusurlar.

Organların çalışması ve vücut ısısı besin öğelerinin verdiği enerji ile sağlanır.

Bütün yiyecekler değişen miktarlarda besin maddeleri içerir. Proteinler, karbonhidratlar ve yağlar besinlerimizin büyük kısmını oluşturduklarından, makrobesinler olarak tanımlanır.

Vücudumuza gerekli kaloriyi makrobesin maddeleri sağlar. Eriyeceklerde bulunan vitaminler, mineraller ve bitkisel kimyasallar ise çok etkin maddelerdir ve çok az miktarları ile biyolojik işlemlerin gerçekleşmesini sağlarlar. Bu özelliklerin­den dolayı mikrobesin maddeleri olarak tanımlanır. Bitkilerin sindirilemeyen destek dokuları Lif (posa) de sağlıklı yaşam için önemlidir. Lifler dışkının hacmini artırarak dışkıyı yumuşatır­lar ve kabızlığı önlerler. Ayrıca toksik maddelerin kalın bağır­sakta kalmasını önlediği için kanser riskini azaltırlar.

Vitaminler, mineraller, fito (bitkisel) kimyasallar ve lifler kalorisiz besin maddeleridir. Bu kalorisiz besinler sağlık için yaşamsal önem taşır. Mikrobesin maddeleri ve liflerden zengin besinlerden bol miktarlarda tüketmek ideal sağlığı ve kiloyu korumanın sırrıdır. Kalorisiz olduklarından bu besin maddele­rini içeren yiyeceklerden doyuncaya kadar büyük porsiyonlar tüketilebilir. Buna rağmen kilo alınmadığı gibi aksine ideal ki­loya kavuşuncaya kadar kilo verilir.

Çoğu kişinin aşırı kilolu olması sağlıksız beslenmelerine; kalorilerinin çoğunu yağ ve rafine karbonhidratlardan (şeker, beyaz un ürünleri) almalarına bağlıdır.

Obeziteyi; kalıtımın, hareketsizliğin ve seçilen yiyeceklerin oluşturduğu bir kombinasyon belirler. Anne/babaları obez olan çocukların obez olma riski on kat fazladır. Ancak genler önem­li bir etken olmakla birlikte, yiyecek seçimi ve bedensel aktivitenin daha Önemli rolü vardır. Bu gerçek tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırma ile kanıtlanmıştır. Şişmanlık; hiper­tansiyon, kalp-damar hastalığı, diyabet, kolesterol yüksekliği, kanser ve daha birçok hastalığa yol açar. Kilo vermek için uy­gulanan diyetler genellikle başarısızdır. Küçük porsiyonlarla ve sınırlı yiyeceklerle az kalori almaya çalışmaya “diyet yapmak” denir. Diyet uygulanırken verilen kilolar diyeti bırakınca tekrar fazlasıyla geri alınır.

Genellikle insanlar yıllarca yanlış yaşam biçimi (sağlıksız beslenme, hareketsizlik) sonucu vücutlarına zarar verdikten sonra hastalıklar ortaya çıkınca ilaçlarla tedaviye başlarlar.

Doğru-Beslenme

Şu var ki tüm kimyasal ilaçlar yan etkileri olmasa bile az çok toksiktir. Nedeni ortadan kaldırmadığımız sürece ilaç tedavisi yüzeyseldir. İlaçla tansiyonu düşürürsünüz ama damarlardaki daralmayı damar duvarlarında birikmiş olan yağ plaklarını or­tadan kaldıramazsınız. Demek ki sağlığımızı korumak ancak onu bozacak nedenleri önlemekle mümkündür.

Vitamin, mineral, fitokimyasal (VMF) ve lif alımı yeterli olduğu takdirde az yemek ömrü uzatır. Fazla kilolu olup ol­mayacağınızı belirleyen ana faktörlerden biri yeterli miktarda VMF & lif tüketip tüketmediğinizdir. Bu ancak rafine edilme­miş doğal yiyeceklerle mümkündür.

Kilolu olmakta kalıtımın rolü vardır ama güçlü değildir. Kalıtımla kilo değil az kalori harcayan hücreler edinilir. Aslın­da yavaş metabolik hıza sahip olmanın, ölçülü ve dengeli ye­mek koşulu ile avantajı da vardır. Az yenirse daha az serbest radikal oluşur ve aşırı serbest radikallerin hücrelerimize zararı önlenir. Ayrıca vücut motoru fazla çalışmadığı için yıpranma daha az olur. Demek ki metabolizması yavaş olan kişi daha ya­vaş yaşlanır. Yavaş metabolizmanıza rağmen normal kilonuzu koruyabiliyorsanız daha uzun ömürlü olursunuz. Bunun için­de VMF & Lif’ den zengin kalorisi az besinler yemek ve yeterli bedensel aktivite koşuldur.

VMF & Lif içeren ve kalorisi az olan besinler meyve, sebze baklagiller ve tam tahıl ürünleridir. Yağlar, şeker ve diğer hay­vansal ürünler (süt, peynir, yoğurt, yumurta) kalorisi çok; VMF & Lif içeriği ise ya hiç yok, ya da çok az besinlerdir. İşlenmiş tahıllar (beyaz un, beyaz pirinç) VMF & Liflerini kaybederler. Bu nedenle rafine (işlenmiş) tahıl ve ürünleri (beyaz ekmek, beyaz makarna, beyaz pirinç) tatlılar gibi değerlendirilmelidir. Çünkü liflerinden yoksun olan bu yiyecekler, sindirim siste­mimde çok çabuk emilerek kan şekerinin aniden yükselmesine ve aşırı insulin hormonu salgılanmasına neden olurlar.

Ayrıca işlenmiş yiyecekler yediğimizde doğal yiyeceklerde bulunan vücut fonksiyonları için gerekli olan henüz tümü keşfedilmemiş yüzlerce fito kimyasallardan mahrum kalıyoruz. Rafine tahıl yiyenlerde kalp hastalığından ölme riski % 60 ora­nında artmaktadır. Demek ki çok fazla şeker ve beyaz un ürün­leri, tüketimi yalnızca şişmanlatmaz, erken ölüme de yol açar. Kilo vermek istiyorsanız işlenmiş tahıl ürünlerinden (makar­na, beyaz ekmek, beyaz pirinç), tatlılardan ve kötü (doymuş) yağlardan kesinlikle uzak kalmalısınız. Seyrek olarak tam buğ­day unundan yapılmış makarnayı bol salata, mantar, soğan ve domatesle birlikte az miktarda yiyebilirsiniz.

Yiyecek marketlerindeki unlu ürünlerin hemen hemen tümü beyaz undan yapılmıştır. Çünkü tam buğday ununun iş­lenmesi beyaz una göre daha zordur. Bazen az miktarda tam buğday unu ya da karamela boyası katılarak esmer renk verilir ve tüketici kandırılır.

Şişe ve karton kutularda satılan taze olmayan meyve sula­rı da VMF & Lif’den yoksundur. Ambalajlı meyve suları taze meyvede bulunan VMF & Liflerin onda birini bile içermez. Örneğin doğal elmada bulunan C vitamininden elma suyunda hiç yoktur. Turunçgillerde kanserden koruyucu fito kimyasalların çoğu, meyvenin suyu sıkıldıktan sonra atılan etli kısmında bulunur. Demek ki meyve suyu tam meyveyle eşdeğerde de­ğildir. Ancak taze sıkılmış meyve ve sebze suları -vitamin & mineral kaybı az olduğundan- yararlı içeceklerdir. Şu var ki meyve sularında lif olmadığından şeker konsantrasyonu yük­sek olan tatlı meyve suları, kan şekerinde ani yükselmeye yol açabilir. Bu tür meyve suları ölçülü içilmelidir.

Tam tahıl ürünlerinin hepsi de aynı besinsel değerde de­ğildir. Bazı tam tahıllı ürünlerin (kahvaltılık gevrekler vb.) geçtikleri işlemlerden sonra VMF & lifleri çok azalmıştır. İnce öğütülmüş tam buğday hızlı sindirilerek kan dolaşımına çabuk geçer ve kan şekerini ani yükselterek yağ depolama hormonu insulini harekete geçirir. İnsülin vücutta yağ hücrelerinde yağın depolanmasına ve yağ hücrelerinin şişmesine neden olur. Oysa daha kaba öğütülmüş tahıllar daha yavaş emilir.

Besinlerimizin büyük kısmını oluşturan ve vücudun ge­reksinimi olan kaloriyi sağlayan 3 temel besin maddesi protein, karbonhidrat ve yağdır. Şu var ki yağların ve karbonhidratların iyisi ve kötüsü vardır. Proteinlerde kaynaklarına göre değişik ölçülerde sağlık için sakıncalı diğer maddelerle bir arada olabil­diğinden seçimlerinde özen gösterilmelidir. Bu nedenlerle bu 3 temel besin maddesini ayrıntılı incelemede yarar vardır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.