İstanbul Türbeleri-Eyüp Sultan Türbesi

Eyüp Sultan Türbesi’nin özellikleri nelerdir?

Eyüp Sultan Türbesi, dendiği zaman öncelikli olarak Eyüp sultanın kim olduğu anlatmak yada buna bir bakmak gerekmektedir. Eyüp sultan yada gerçek adı ile Ebu Eyüp El Ensari Arabistan’da peygamber dönemlerinde yaşayan sahabelerden birisidir. Sahabe Arapçada peygamber döneminde yaşamış ve onunla aynı ortamda bulunmuş onunla sohbet etme imkanı bulan insanlara verilen isimdir. Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye göçü esnasında devesi (kusva) hangi evin önünde duracağı merak konusu idi. Efendimizin devesi, Eyüp El Ensari’nin evinin önünde durur ve kendisi aşiretin ileri gelenlerinden birisi idi. Peygamberimiz bu evde çok iyi ağırladı, belli bir süre Peygamber efendimizi hem kendisi hem eşi uzun süreler hizmet etmiş onun her istediğini yerine getirmişlerdir. Peygamber efendimiz öldükten sonra kendisinin esas görevi yeni başlıyordur, çünkü Peygamberimiz ona İstanbul feth olacak, onu feth eden komutan çok güzel komutan, onun askerleri de çok güzel askerlerdir müjdesini vermiştir. Buna inanarak tan yine Peygamber efendimizin sözü ile Allah Rum konstantin nesine, müminlerin tespihine ve tekbirlerine açmadıkça kıyamet kopmayacaktır sözüne inanarak tan bu şehrin feth olacağını kesinlikle inanmış ve kendisi de bu fetih süresince orada bulunmak için hayatının geri kalan zamanında elinden geleni yapmaya hazırdır. Hicretin 52. yılında Yezit baş komutanlığındaki ordu İslam ordusu, önce denizden Kostantin şehrine kadar gelmiş akabinde de surların etrafını kuşatmıştır. Çok çetin bir savaş geçiyordu ve Yezit Ebu Eyüp El Ensari, nin kendisini çağırdığı gördü, hızlıca yanına giderek “söyle babacım ne istiyorsun” dedi. Ebu Eyüp El Ensari, de kendisine “benim artık son anlarım geldi beni daha ilerilere götürün, bu surların dibine gömün atlarınızla üzerimden geçin ki. Daha sonrasında burayı feth edecek komutanlar yada askerler buradan cesaret bulsunlar. Bu şehir hızlıca Müslümanların eline geçsin” demiştir.

Bunları söyledikten sonra Eyüp sultan orada son nefesini vermiş ve bahsettiği yere yani surların dibine gömülmüştür. Aradan 84 dene geçmişti ve 28 Mayıs gecesi Fatih İstanbul’u fetih edecek en son kuşatmayı yapmış ve sabaha karşı şehir düşmüştü. Dolayısı ile Peygamberin efendimizin ilk müjdesi gerçekleşmiştir, fakat yapılması gereken bir işlem daha vardır, Ebu Eyüp El Ensari,nin mezarını bulmak, hemen o zaman ki piri Akşemsettine döndü ve “pirim bana Ebu Eyüp El Ensari,nin mezarının nerede olduğunu söyletin” dedi. Kendisi “devletlüm bu istediğiniz çok zor bir şey, nasıl yapacağız bilemiyorum” deyince. Oda ” bu güne kadar sen her şeyi hallettin, bun da mutlaka yapıp bana bu müjdeyi tamamlayacaksın” deyince. Akşemsettin seccadesini yere serdi, önce 2 rekat namaz kıldı ve sonrasın da Allah’a secde etmeye dua etmeye başladı. Kendinden geçmiş bir vaziyette gözlerinden yaşlar geliyordu. Fatih kendisine yaklaştı “pirim neyin var” dedi, ve oda dedi ki “bu nasıl haktır, bu nasıl şanstır bilmiyorum ama tam da mezarın üzerine seccademizi sermişiz” dedi. Ve orayı kazmaya başladılar, kazıldıktan sonra metal sesi geldi, çünkü mermer tabutun lahdine kazmaları çarpmıştı. Üzerinde ki yazıda eski harflerle Ebu Eyüp El Ensari,nin naaaşı gibilerinden bir yazı yazıyordu. Fetih sonrasında inşa edilen ilk cami ve ilk türbe Ebu Eyüp El Ensari,nin mezarının bulunduğu yere yapılmıştır. Günümüzde bu cami defalarca restore edilmiş, bir yangında yanmış akabinde tekrardan inşa edilmiştir. Günümüzde türbe Eyüp sultan cami içerisinde yer almaktadır. Özellikle cuma günleri, kandillerde, dini bayramlarda ve ramazan ayında insanların dilek dilemek Allah’a yalvarmak, bir takım adaklarda bulunmak üzere geldiği kutsal bir mekandır. Osmanlı döneminde bir çok padişahın kılıç kuşanmak için geldikleri Eyüp sultan cami ve türbesi, günümüzde ramazan ayında en çok rağbet edilen türbelerden biridir.